ŞEYTANA ATILAN TOKAT İSTİAZE
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Kovulmuş Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla sevgili dostlar!
Allah-ü teala’nın selamı ile başlamak istiyorum. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi, hıfzı ve himayesi üzerinize olsun.
Her hafta bir camide Cuma vaazı/sohbeti yapıyorum. Buradaki yazılarımda da genellikle aynı konuyu ele alıyorum. Bu hafta ki sohbette “İstiazeyi” işledim.
İSTİAZE NE DEMEKTİR?
İSTİAZE: Lügat olarak; sığınma, korunma talep ve isteği demektir. Terim olarak; her türlü kötülükten korunabilmek için sözle Allah’ın yardım ve himayesini istemek demektir. (TDV İslam Ansiklopedisi)
Çoğunluk islam alimleri ve karilerine göre İstiaze: hepimizin küçük yaşlardan beri öğrendiğimiz ve her zaman dilimizden dökülen “Euzübillehimineşşeytanirracim” “kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım” cümlesi/duasıdır. Bazı rivayetlere nazaran “Euzubillehi’s- semiı’l- alimi mineşşeytanirracim” veya “Esteızü billehi’ s-semiı’l-alimi mineşşeytanirracim” şeklinde de okunabilir.
EUZU: “ben sığınırım” demektir.
BİLLEHİ: Allah’a(cc) (sığınırım).
ALLAH: Bir olan, tek olan, eşi, ortağı, benzeri olmayan, her türlü noksan sıfatlardan münezzeh olan, en yüce kemal sıfatlarla muttasıf olan, varlığı ezeli ve ebedi olup yokluğu asla düşünülmeyen (muhal olan) mutlak varlığın özel/zat ismidir. Hiçbir isim bunun yerini tutamaz. Başka hiçbir varlığa bu isim verilemez. Allah her konuda mutlak güce, kuvvete ve kudrete sahip olduğu gibi korumada, kollamada, muhafaza etmede de yegâne sığınılacak ve koruyacak mutlak varlıktır.
فَاللّٰهُ خَيْرٌ حَافِظًاۖ وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَ
Allah en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir” (Yusuf suresi, 64)
ŞEYTANİRRACİM: Recmolunmuş, kovulmuş şeytan demektir. Şeytan ise; insana musallat olup onu saptırmaya çalışan ruhani varlık, hayırdan ve rahmetten uzaklaşmış yaratık, yanıp helake maruz kalmış varlık demektir. (el-müfredat, Ragıp el-ısfahani)
Kur’an’da değişik ayetlerde çoğunlukla (88 yerde) Şeytan, 11 yerde de İblis olarak geçmekte, onun azgın, sinsi, yanıltıcı, kışkırtıcı ve insanın düşmanı olduğu bildirilmekte, hile ve aldatmalarına karşı uyarılmakta, şerlerinden Allah’a sığınılması emredilmektedir.
ŞEYTANIN ALLAH’IN EMRİNE İSYANI VE KOVULMASI
C. Allah Hz. Adem’i topraktan yarattı. (Ali imran,59) Ondan da eşini yarattı.(Nisa,1) Cennete yerleştirdi. Meleklere Ademe secde edin buyurdu. Bütün melekler secde ettiler ama İblis secde etmedi, yüz çevirdi, kibirlendi ve kafirlerden oldu (Bakara 34) ve lanetlenmiş olarak cennetten kovuldu. (Sad,77) Buna razı olmayan iblis C. Allah’tan mühlet istedi. C. Allah da yine hikmetine binaen ona mühlet verdi. (Sad,79-81)
İLK İMTİHAN
- Allah Hz. Adem atamıza ve zevcesi (Havva annemize) “Cennete yerleşin ve dilediğiniz gibi yiyin için rahat bir şekilde yaşayın fakat şu ağaca yaklaşmayın” (Bakara,35) diye ferman buyurdu. Fakat şeytan onları kandırdı. Yemin ederek onların iyiliğini istediğini ve eğer bu yasak ağaçtan yerlerse ebedi cennette kalacaklarını söyleyerek kafalarına vesvese soktu. (Araf,19-27) Onların bulundukları yerden çıkmalarına sebep oldu. Hemen pişman oldular, tevbe ettiler. (Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz. (Araf,23) diye af dilediler. Ama olan olmuştu. Allah tevbelerini kabul etti ama hikmetine binaen onları dünya sahnesine indirdi. Böylece insan oğlu için dünya hayatı başlamış oldu.
ŞEYTANIN YEMİNİ
Şeytan “Ben ateşten yaratıldım. Adem ise topraktan yaratıldı, ben ondan daha üstünüm” diyerek hasedinden, kibrinden ve Hz. Ademe olan düşmanlığından dolayı Ademi ve neslini azdıracağına ve saptıracağına dair yemin etti.
قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَاُغْوِيَنَّهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ
اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ
İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.
لَاَمْلَـَٔنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ وَمِمَّنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ اَجْمَع۪ينَ
Allah: “Doğrudur; işte Ben hakikati söylüyorum, sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım” dedi. (Sad,82-85)
قَالَ فَبِمَٓا اَغْوَيْتَن۪ي لَاَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَق۪يمَۙ
ثُمَّ لَاٰتِيَنَّهُمْ مِنْ بَيْنِ اَيْد۪يهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ اَيْمَانِهِمْ وَعَنْ شَمَٓائِلِهِمْۜ وَلَا تَجِدُ اَكْثَرَهُمْ شَاكِر۪ينَ
“Beni azdırdığın için, and olsun ki, Senin doğru yolun üzerinde onlara karşı duracağım; sonra önlerinden, ardlarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım; çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın” dedi. (Araf,16-17)
Sevgili Dostlar! Dünya imtihan dünyasıdır. Yaratan Allah’ın planı böyledir. Bizi diğer varlıklardan ayıran ve üstün kılan özelliklerden biri de budur ki Allah bize şeytan ve nefis vererek sınıyor. Bir tarafta Allah’ın emir ve yasakları diğer tarafta şeytanın hile ve tuzakları. Şeytanın tuzağına düşer, nefsimizin arzu ve isteklerine boyun eğersek sonumuz hüsran olacak. Uymaz, Allah’ın koyduğu sınırları muhafaza edersek kurtulacak ve yüceleceğiz.
ŞEYTANIN HİLE VE TUZAKLARI
Nas suresinde şerrinden Allah’a sığınmamız gerektiği bizlere öğretilen insanlardan da cinlerden de olabilen, Hannas olan (gizli gizli pusuda bekleyen, fırsat kollayan zaafımızı bulunca kancasını atan) şeytan bizleri azdırmak ve kendine benzetmek için çeşitli yollar dener. Mesela:
1-Önce inkarı telkin eder. “Görmediğine inanma, sizi aldatıyorlar, uyutuyorlar, sömürüyorlar ve hayatınızı yaşamanıza mani oluyorlar.” gibi telkinlerle Allah’ın varlığını inkara zorlar. Aklı selim sahibi olan insan “Gözler O’nu görmez ama her resim bir ressama, her nakış bir nakkaşa, her bina bir baniye, her yazı bir yazara işaret eder. Hiçbir şey kendiliğinden olmaz bu muazzam mevcudatın, mahlukatın, bu mükemmel nizamın, intizamın ve bu parmak izleri dahi, sesleri dahi hiç birbirine benzemeyen, farklı olan milyarlarca insanın elbet bir yaratıcısı vardır. O da Allah’tır.” deyince, bundan ümidini keser ikinci tuzağını kurar.
2-Şüpheye düşürmeye çalışır ve Allah’ın kudretini, kuvvetini, yetkisini sınırlandırmayı dener. “Tamam Allah var, Her şeyi yaratmış, düzene koymuş ama peşini bırakmış, bundan sonrasına karışmaz. Büyük Allah seninle mi uğraşacak, “ne yapıyorsun ne yapmıyorsun” diye. Hem her şey insan için değil mi? Ahiretmiş, hesapmış, cennetmiş, cehennemmiş geç onları. Kim gitmiş de görmüş, gidip de gelen mi var? Bırak bunları, ye, iç, yat, gez, toz. Bir daha mı geleceksin dünyaya? Yaşamana bak, keyfine bak.” diye telkinde bulunur.
Bunun üzerine birçoğu bu tuzağa düşerken aklı selim, kalbi selim ve zevki selim sahibi insan “be hey melun Hem Allah vardır tamam diyorsun sonra da “hiçbir şeye karışmaz, imtihan etmez, sınamaz, ceza vermez, mükafat vermez” diyorsun. Haşa böyle Allah mı olur? O zaman bu kainatı/evreni niçin yarattı, insanı niçin yarattı, bir resim yapılır da asılmaz mı, bir kitap yazılır da basılmaz mı, bir köşk yapılır da içinde oturulmaz mı, bu nasıl kafa, bu nasıl mantık, her şeyi niçin insanın emrine verdi, bunun bir hesabı sorulmaz mı?Alemlerin rabbi, sahibi yaratanı olan Allah yaratıp bir kenara çekilmemiştir. Allah her an yeni bir yaratmadadır, her şeyi görüp gözetmekte, denetlemektedir. Bir gün gelecek hesaba çekecek iman ehlini cennetle ödüllendirecek, inkâr ehlini cehennemle cezalandıracaktır.” deyince şeytan bunu da başaramaz ama pes etmez üçüncü hamleye geçer.
3-İbadetten vazgeçirmeye çalışır. “Tamam Allah yaratıp, başıboş bırakmamış, terk etmemiş, her şeyi takip ediyor, gözetliyor ve denetliyor. Ama bu kadar büyük, güçlü ve kuvvetli Allah’ın senin ibadetine, namazına, orucuna ne ihtiyacı var. İnanıyorsun ya o sana yeter, seni kurtarır. O’nun (cc) hiçbir şeye ihtiyacı da yoktur. Boşa yorulma.” diye ibadetten soğutmaya çalışır. Bunun üzerine bütün esma ve evsafı ile Allah’a inanmış insan;
“Allah’ın ihtiyacı olur mu, ihtiyacı olan Allah olur mu? elbette olmaz. O (cc) Samet’tir, Her şey ona muhtaç ama O hiçbir şeye muhtaç değildir. Ama bizleri yoktan yaratan, bunca nimetlerle donatan Rabbime ve O’nun rızasına, yardımına ve korumasına benim ihtiyacım var. Hem ona tazimimi, şükrümü nasıl göstereceğim? elbette namaz, oruç ve diğer ibadetlerimi yapacağım. Sen bir iyilik karşısında teşekkür etmeyen bir kişi gördün mü, gördün se onun iyi bir arkadaş, iyi bir dost, iyi bir insan olduğunu söyleyebilir misin?” Şeytan bunu da başaramayınca durmaz başka bir hileye başvurur.
4-İbadeti erteletmek ister. “Tamam ama daha yaşın genç, hele bir hayatını yaşa, ilerde çook ibadet edersin.” diye fısıldar ve zamanında ibadet etmeyi engellemeye çalışır. Akıllı, uyanık ve imanlı kişi “Ne zaman öleceğimi bilmiyorum, ecelin ne zaman geleceği belli olmaz ya aniden gelirse kimin garantisi var yarına çıkacağına” der ve tuzağını boşa çıkarır. Şeytan durmaz başka bir vesveseye girişir.
5-Özensiz ve düzensiz ibadet etmesini sağlamaya çalışır. “ Tamam ibadet etmeden olmaz. Ama o kadar çok işin gücün var ki… hadi o zaman acele et, namazı aradan çıkar da işlerin aksamasın.” diye telkin eder. Bunun üzerine ibadeti Allah’a karşı şükür olma yanında O’nunla buluşma, O’na halini arz etme, istek ve arzularını iletmek için huzuru ilahiye kabul anı olarak bilen ve gören kişi “Neden aceleye getirecekmişim, hayatımın en anlamlı ve kıymetli anı Allah’la buluştuğum, huzur bulduğum ibadet vaktimdir. O anı hiçbir şeye feda etmem ama her şeyi o an için feda edebilirim”, deyip bu tuzaktan da kurtulunca şeytan vazgeçmez başka bir çehre ile işine devam eder.
6-Riya ve gösterişe sevk eder. “Çok güzel namaz kılıyorsun, çok cömertsin, çok hayır yapıyorsun vs. Bunları insanların gördükleri yerlerde yap ve daha özenli davran, görmeyenlere de söyle bilsinler senin nasıl iyi bir müslüman olduğunu. Hem senden örnek alırlar hem de toplum içinde sana özel bir statü verir, özel bir saygı duyarlar. Her yerde senden bahsederler.” diye riya ile amelini boşa çıkarmak ister. Bunun üzerine ihsan sahibi kul “Ben insanlar görsün, duysun, övsün diye değil sadece Allah için yapıyorum melun” diyerek kalbinden bu duyguyu da atınca şeytan başka bir tuzak peşine düşer.
7-Kibir ve ucup telkin eder.” Sen nasıl güzel bir Müslümansın, iman sende, ibadet sende, ihlas sende. Bu devirde senden daha üstünü yok, herkes dalalette, herkes isyanda, tuğyanda, riya, gösteriş, şan, şöhret peşinde hepsi cehennemi boylayacak, sen kurtulacaksın.”, diyerek kibir (kendini diğer müslümanlardan üstün görüp onları hor ve hakir görme) ve ucup (kendini beğenme), ibadetine güvenip Allah’ın azabından emin olma tuzaklarına düşürmek ister. Ama akıllı, imanı kalbine yerleştirmiş, nefsini terbiye ve tezkiye etmiş olan insan; “Ben kim oluyorum ki; Allah’ın nice alim, abid, zahit, muhlis kulları vardır. Benim ibadetlerim Allah’ın bana yaptıkları ve ihsanı karşısında bir hiçtir. Hem yaptıklarımın Allah katında makbul olup olmadığını da bilmiyorum, ben asla ibadetlerime güvenmem. Hem bildiğim bilmediğim nice kusur ve günahlarım da varken, ben hiç tanımadığım din kardeşlerimden kendimi nasıl üstün görürüm, Allah’ın azabından nasıl emin olabilirim. Ben ancak Allah’ın rahmeti ve mağfireti ile kurtulmayı uman ve bekleyen bir aciz kulum” diyerek bu tuzaklardan da kurtulur.
Allah’ın muhlis (iman etmiş, alim, mütevekkil ve ihlas sahibi) kullarını saptıramayacağını, onların üzerinde bir sultan (yetki ve tesirinin) olmadığını gören (Nahl,99) şeytan yine de boş durmayacak tesir edebildiği dostlarını ve yaranlarını çeşitli vaadlerle, servet, şehvet ve şöhret gibi değişik tuzaklarla kandırmaya devam edecektir.
İşte sevgili dostlar, şeytan boş durmuyor o gündür bu gündür, vazifesini icra ediyor. Biz ademoğullarını aldatmak, Allah’a karşı getirmek, ona isyan ettirmek, hataya ve günaha düşürmek için akla hayale gelmedik hile ve desiselerle çaba sarf ediyor. C. Allah da atamız Adem’i uyardığı gibi bizleri de şeytana karşı uyarıyor.
ALLAH’IN FAZLI VE BEREKETİ OLMASAYDI
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ وَمَنْ يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَاِنَّهُ يَأْمُرُ بِالْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِۜ وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكٰى مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ اَبَدًاۙ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يُزَكّ۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ
Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. Eğer Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı. Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Nur,21)
Demek ki zehirleri öyle bir altın tepside sunar ki melun ona aldanmamak, tuzağına düşmemek kolay değil. Onun bu tuzaklarından ancak ilim, ibadet ve ihlasla korunabiliriz. Hatta Bunlar da yetmeyebilir. Allah korursa, yardım ederse, hıfzederse kendimizi ancak koruyabiliriz onun tuzağından. Yusuf suresinde Hz. Yusuf (as):
وَمَٓا اُبَرِّئُ نَفْس۪يۚ اِنَّ النَّفْسَ لَاَمَّارَةٌ بِالسُّٓوءِ اِلَّا مَا رَحِمَ رَبّ۪يۜ اِنَّ رَبّ۪ي غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Ben nefsimi temize de çıkarmıyorum. Çünkü nefis, gerçekten kötülüğü şiddetle emreder. Ancak Rabbimin esirgediği nefis müstesnadır, çünkü Rabbim Gafûr’dur, Rahîm’dir. (Yusuf, 53) diyor.
Görülüyor ki bir peygamber dahi Allah’ın rahmetiyle korunmuştur. Bundan dolayı biz de Allah’a sığınmalı ve daima onun yardımını dilemeli ve korunmalıyız. Zaten C. Hak istiazeyi emrediyor.
وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Fussılat, 36)
NASIL SIĞINACAĞIZ
Sevgili dostlar. Aslında her zaman Ayet el-kürsi, Felak, Nas ve Fatiha gibi ayet ve sureleri daima okumalı kaza, bela ve musibetlerden, gafletten ve dalaletten Allah’ın korumasını dilemeliyiz. Ama özellikle bir kötülük düşündüğümüzde, ibadetlerimizde gevşeklik göstermek meyli hasıl olduğunda, kalbimize kibir, haset, fesat, riya, ucup gibi kötü duygular geldiğinde hemen bunların şeytandan olduğunu hatırlayıp şöyle diyerek Allah’a sığınmalıyız.
اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ (Euzübillehimineşşeytanirracim).
Eğer hemen sığınmazsak vesvese düşünceye dönüşür. Yine sığınmazsak düşünce azme dönüşür. Yine gaflet edersek azm fiile, masiyete ve günaha dönüşür (İ. A. Fatiha tefsiri). Sonu da dünya ve ahiretimiz için hüsran olur. Günahı ancak tövbe kurtarır ama “tövbe eder kurtulursunuz” vaadi de günah işletmek için şeytanın tuzaklarından biridir, buna da dikkat etmek lazımdır.
KURAN OKUMAK İSTERSEK ?
فَاِذَا قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ
Şimdi Kur’ân okumak istediğin zaman önce o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. (Nahl,98, Fussılet,36)
Ayeti kerimesinden dolayı Kuran okumaya başlarken euzü çekmek farzdır diyen alimler olmakla beraber çoğunlukla alimler bu emrin vücup değil nedb için olduğu kanaati ile müstehap olduğunu söylemişlerdir. “Euzübillehimineşşeytanirracim” Kur’andan bir ayet değildir. Ama bidayetinden bugüne gelinceye kadar bir farz gibi bir vacip gibi Kur’an okumaya başlarken euzu ile başlarız. Yani her türlü yanlış düşünce ve gafletten Allaha sığınarak okumaya başlarız. Namazda ise birinci rekatlarda Fatiha’dan önce okumak sünnettir.
İstiaze Esteızübillah, Neuzübillah gibi kısaltmakla da yerine gelebileceği gibi yukarda belirttiğimiz uzun şekilleri ile de yerine getirilebilir. Hatta zayıf(garip) de olsa bazı rivayetlerde teşvik edildiği için bazı alimler ve onlara tabi olanlar istiazeyi bu uzun şekliyle yapmayı tercih etmişlerdir. Mesela;
“Kim sabah vakti üç defa euzübilehi’s semiı’l alimi mineşşeytanirracim bismillehirrahmenirrahim” diyerek Haşr suresi son üç ayetini okursa, Allah ona 70.000 melek görevlendirir ve akşama kadar ona istiğfar ederler. Ölürse şehit sevabı ile mükafatlandırılırlar. Akşam okursa sabaha kadar aynı durum yine olur. (Tirmizi, Beyhaki)
Camilerimizde her sabah ve akşam namazlarından sonra okunması adet haline gelen bu Haşr suresi son ayetleri, Allah’ın esmayı şerifelerinin yoğun olduğu çok değerli ayetlerdir. Okunması her halükârda en büyük zikir, ibadet ve en hayırlı amellerdendir.
Bunu bir de bu şekilde okursak bu müjdeye nail oluruz inşallah.
MUAVVİZETEYN
Muavvizeteyn sureleri diye bildiğimiz Felak ve Nas sureleri Kur’an’da yer alan, bize Allah’ın (cc) öğrettiği iki önemli sığınma duası örnekleridirler.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ ﴿١﴾ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ ﴿٢﴾ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ ﴿٣﴾ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ ﴿٤﴾ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ ﴿٥
De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”(Felak,1-5)
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ ﴿١﴾ مَلِكِ النَّاسِۙ ﴿٢﴾ اِلٰهِ النَّاسِۙ ﴿٣﴾ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ ﴿٤﴾ اَلَّذ۪ي يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِۙ ﴿٥﴾ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ ﴿٦
De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesveseci(şeytanın) kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.” (Nas,1-6)
Sonuç olarak. Şeytan nasıl atamız ademi kandırdı da cennet ve nimetlerinden mahrum bıraktı ise bizi de bu dünya ve ahiretteki nimetlerden mahrum etmek için uğraşacaktır. Bu bilinçle içimize kötü, yanlış ve günah olan bir şey düştüğü zaman bunun geçici hazzına, zevkine aldanmadan şeytanın veya nefsin bir ilgası, iğvası, hilesi, tuzağı ve vesvesesi olduğunu aklımıza getirerek euzü besmele çekerek, Felak ve Nas surelerini okuyarak, Allah’a sığınarak şeytanın tesirinden biiznillah korunabiliriz. Zaten şeytanın tuzağı zayıftır. İradesi kuvvetli, ihlas sahibi kullar üzerinde hiçbir sultası (etkisi, tesiri) yoktur, olamaz. (Sad,85)
Peygamberimiz (As) dan Bir Sığınma Duası Örneği
Sadece vesvese olduğu zaman değil daima her türlü kötülükten, zarardan, ziyandan ve kaybetmekten Allah’a sığınmalıyız. Zira Kur’an’da birçok peygamberin sığındığını ve son peygamber Hz. Muhammed (as) ın da birçok sığınma duası yaptığını biliyoruz. Bunlardan biri ile yazımıza son verelim inşallah ve böylece yazımızın duasını da yapmış olalım.
اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لَا يَنْفَعُ ، وَمِنْ قَلْبٍ لاَ يَخْشَعُ ، وَمِنْ نَفْسٍ لَا تَشْبَعُ ، وَمِنْ دَعْوَةٍ لاَ يُسْتَجَابُ لَهَ
Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten sana sığınırım. (Müslim, zikir 73)
Sevgili dostlar, C. Hak insanlardan olsun cinlerden olsun her türlü şeytanların ve nefsin şerlerinden ve tuzaklarından cümlemizi korusun.
Allah’ın koruduğu muhlis kullarından olmamız/olmanız dilek ve temennilerimle Allah’a emanet olunuz.
Yakup Öztürk
DİB Başkanlık Müftüsü
08.02.2021