Bir Din Görevlisinin Bilmesi Gerekli Dualar
CENAZE NAMAZI VE DUASI
Cenaze namazı farz-ı kifayedir. Yani bir kısım Müslümanların kılmasıyla diğer Müslümanların üzerinden sorumluluk kalkar. Hiç kılan olmazsa tüm Müslümanlar mesul olurlar. Cenaze namazı çok faziletlidir. Müslümanların birbirine karşı son ve en önemli vazifesidir.
Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
Müslümanın Müslüman üzerinde beş hakkı vardır:
1-Selamı reddetmek (Selam verince ‘aleyküm selam’ diye karşılık vermek)
2-Hastalanınca ziyaretine gitmek,
3-Cenazesine tabi olmak (Vefat edince; teçhiz, tekfin, namaz, tedfin ve taziye vb cenazesine iştirak etmek)
4-Tıksırınca teşmiyede bulunmak (Yerhamükallah=Allah sana rahmet eylesin) diye dua etmek.
5-Davet ettiği zaman da davetine icabet etmek.
Cenazeye ittiba ve namazını kılmakla ölülerin dirilerden dirilerin de ölülerden istifade edeceği umulur.
“Herhangi bir Müslüman kul ölür de yakın komşularından dört ev halkı kendisinin lehinde şahadet ederse, Allah da şöyle buyurur: “Ben sizin bildiklerinize dayanarak onun hakkında yaptığınız şahitliğinizi kabul ettim ve sizin bilmediğiniz (kusurlarını da) affettim.” (Ahmed b. Hanbel,3/242).
Hafız Heysemî bu hadis rivayetinin sahih olduğunu söylemiştir.(Bk. Zevaid, 3/4).
Hz. Enes’ten gelen bazı rivayetleri Buharî de aktarmıştır.
Bu rivayete göre, sahabenin yanından geçtiği bir cenaze hakkında övücü şeyler söylediler, bunun üzerine; Peygamberimiz (a.s.m) “vacip oldu” diye buyurdu.
Sonra başka bir cenazenin yanından geçtiler ve onun hakkında kötü şeyler söylediler, bunun üzerine Peygamberimiz (sav) yine “vacip oldu” buyurdu.
Ömer, “Ya Resulallah! Vacip olan nedir?” diye sorunca, Peygamberimiz (sav) “Şunu hayırla yâd ettiniz, ona cennet vacip oldu; şunu da kötülükle yâd ettiniz ona da ateş/cehennem vacip oldu. Siz Allah’ın yeryüzündeki şahitlerisiniz.” buyurdu. (Buharî, Cenaiz, 86).
Görüldüğü gibi cenazeye gelen, hüsnü şehadette bulunan ve dua edenlerden ölü Allah’ın izni ve
dilemesi ile istifade ediyor.
Peki diriler ölüden nasıl istifade eder.
Ebû Hüreyre’nin (ra) bildirdiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim namazı kılınana kadar cenazenin yanında bulunursa, ona bir kîrat; kim de defnedilinceye kadar cenazenin yanında bulunursa, ona iki kîrat sevap vardır.” “İki kîrat ne (kadardır)?” diye sorulduğunda Hz. Peygamber, “İki büyük dağ kadardır.” cevabını vermiştir.
(B1325 Buhârî, Cenâiz, 58; M2189 Müslim, Cenâiz 52)
***
Ebû Hüreyre’nin işitip rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Cenaze namazı kıldığınız zaman, onun için samimiyetle dua edin.”(D3199 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 54, 56)
Görüldüğü gibi Allah dilerse ölüden de diri istifade edebilir. Bu nedenle cenaze namazı, teçhiz ve taziyelerine katılmayı ihmal etmemeli, cemaat da teşvik edilmelidir. (Salgın hastalık dönemleri hariçtir. Zira sağlığı korumak daha önemli ve önceliklidir.)
CENAZE NAMAZI
Cenaze namazının şartları diğer namazlarda aranan şartların aynısıdır.
Rükunları ise; Kıyam ve tekbirlerdir. Yani ayakta kılmak ve iftitah tekbiri ile birlikte toplam dört tekbir getirmektir.
KILINIŞI:
Cenaze musallaya usulüne uygun şekilde konur. Kadın, erkek veya çocuk olduğu adet veçhile ilan edilir. Niyet ona göre yapılır. İmam cenaze namazı kılmaya ve kıldırmaya cemaat kılmaya ve imama uymaya niyet ederler.
İmam ellerini kaldırarak açıktan birinci tekbiri alır, ellerini bağlar. Cemaat da içinden (kendi duyacak kadar) tekbirini alır ve ellerini bağlarlar. Birinci tekbirden sonra İmam ve cemaat içlerinden sübhaneke duasını “ve celle senaük” ilavesiyle okur. İkinci tekbiri imam açıktan, cemaat içinden (ama kendi duyacak kadar) eller kalkmadan alırlar, salli ve barik dualarını içlerinden okurlar. Üçüncü tekbiri de aynı minval üzere alırlar ve şu duayı okurlar.
ERKEK CENAZE NAMAZI DUASI
َللَّهُمَّ اغْفِرْ لِحَيِّناَ وَمَيِّتِناَ وَشاَهِدِناَ وَغاَئِبِناَ وَذَكَرِناَ وَأُنْثاَناَ وَصَغِيرِناَ وَكَبِيرِنا
اَللَّهُمَّ مَنْ أَحْيَيْتَهُ مِنّاَ فَأَحْيِهِ عَلىَ الْإِسْلاَمِ.
وَمَنْ تَوَفَّيْتَهُ مِنَّا فَتَوَفَّهُ عَلىَ اْلإِيْماَنِ
وَخُصَّ هٰذَا ٱلْمَيِّتَ بِٱلرَّوْحِ وَٱلرَّاحَةِ وَٱلرَّحْمَة
وَٱلْمَغْفِرَةِ وَٱلرِّضْوَان
ٱَللّٰهُمَّ اِنْ كَانَ مُحْسِنًا فَزِدْ فِى اِحْسَانِهِ وَاِنْ كَانَ مُسِيئًا وَتَجَاوَزْ عَنْهُ وَلَقِّهِ ٱْلاَمْنَ
وَٱلْبُشْرٰى وَٱلْكَرَامَةَ وَٱلزُّلْفٰى بِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ ٱلرَّاحِمِينَ
CENAZE KADIN İSE
َللَّهُمَّ اغْفِرْ لِحَيِّناَ وَمَيِّتِناَ وَشاَهِدِناَ وَغاَئِبِناَ وَذَكَرِناَ وَأُنْثاَناَ وَصَغِيرِناَ وَكَبِيرِناَ
اَللَّهُمَّ مَنْ أَحْيَيْتَهُ مِنّاَ فَأَحْيِهِ عَلىَ الْإِسْلاَمِ.
وَمَنْ تَوَفَّيْتَهُ مِنَّا فَتَوَفَّهُ عَلىَ اْلإِيْماَنِ.
وَخُصَّ هَذِهِ الْمَيِّتَةَ بِالَّروْحِ وَالرّاَحَةِ وَالرّحْمَةِ وَالْمَغْفِرَةِ وَالّرِضْواَنِ
اَللَّهُمَّ إِنْ كاَنَتْ مُحْسِنَةً فَزِدْ فِي إِحْساَنِهاَ.
وِإْن كاَنَتْ مُسِيئَةً فَتَجاَوَزْ عَنْهاَ وَلَقِّهاَ اْلأَمْنَ وَاْلبُشْرَى وَالْكَرَامَةَ وَالُّزلْفَى
بِرَحْمَتِكَ ياَ أَرْحَمَ الرّاَحمِيِنَ
CENAZE ERKEK ÇOCUK İSE
اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِحَيِّناَ وَمَيِّتِناَ وَشاَهِدِناَ وَغاَئِبِناَ وَذَكَرِناَ وَأُنْثاَناَ وَصَغِيرِناَ وَكَبِيرِناَ
اَللَّهُمَّ مَنْ أَحْيَيْتَهُ مِنّاَ فَأَحْيِهِ عَلىَ الْإِسْلاَمِ
وَمَنْ تَوَفَّيْتَهُ مِنَّا فَتَوَفَّهُ عَلىَ اْلإِيْماَنِ
اَللَّهُمَّ اجْعَلْهُ لَناَ فَرَطاً وَجْعَلْهُ لَناَ أَجْراً وَذُهْراً وَ اجْعَلْهُ لَناَ شَفِيعاً وَمُشَفَّعاًَ
بِرَحْمَتِكَ ياَ أَرْحَمَ الرّاَحمِيِنَ
CENAZE KIZ ÇOCUK İSE:
اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِحَيِّناَ وَمَيِّتِناَ وَشاَهِدِناَ وَغاَئِبِناَ وَذَكَرِناَ وَأُنْثاَناَ وَصَغِيرِناَ وَكَبِيرِناَ
اَللَّهُمَّ مَنْ أَحْيَيْتَهُ مِنّاَ فَأَحْيِهِ عَلىَ الْإِسْلاَمِ
وَمَنْ تَوَفَّيْتَهُ مِنَّا فَتَوَفَّهُ عَلىَ اْلإِيْماَنِ
اَللَّهُمَّ اجْعَلْهاَ لَناَ فَرَطاً وَ اجْعَلْهاَ لَناَ أَجْراً وَذُهْراً وَ اجْعَلْهاَ لَناَ شَفِيعاً وَمُشَفَّعةً
بِرَحْمَتِكَ ياَ أَرْحَمَ الرّاَحمِيِنَ
Not: Cenaze hakkında biraz daha geniş bilgi (gasli, kefenlenmesi, cenaze namazı kılınacak ve kılınmayacaklar, defni, telkin ve taziyesi gibi konular) için asgari olarak ders kitabı olarak verdiğimiz Diyanet yayınlarından “DİN GÖREVLİSİNİN REHBERİ” adlı kitap okunmalı ve istifade edilmelidir.
EZAN DUASI
Ezan çağrı yapmak, bildirmek, ilan etmek ve davet etmek anlamlarına gelir. Ezanla namaz vaktinin girdiği ilan edilir. Vaktin sünnetidir. Vakit girmeden okunan ezanın iadesi gerekir. Ezanla Müslümanlar Allah’ı anmaya, camiye gelmeye, namaz kılmaya davet edilir. Ezanla aynı zamanda Allah’ın yüceliği, büyüklüğü, Hz. Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğu ilan edilir ve insanlar felaha, kurtuluşa davet edilir. Ezan, namaza davet metodu tartışılırken Peygamberimize (sav) vahiyle, Abdullah b. Zeyd’e rüya ile öğretilmiş ve Efendimiz (sav) Bilal-i Habeşi’ye ilk ezanı okutmuştur.
O günden bugüne hiçbir an kesilmeden okunmaya devam etmektedir. Allah’ın hikmeti ezanın okunmadığı hiçbir an yoktur. Zira Güneşin hareketine göre ezan bir beldede biterken hemen onun yanı başındaki başka bir beldede vakit yeni girmiş olur ve o beldenin ezanı başlar. Ezan İslam’ın şiarıdır ve saygı duymak gerekir. Ezan okunurken konuşulmaz, müzik çalınmaz, selam verilmez hatta Kur’an dahi okunmaz ve saygıyla dinlenir ve tekrar edilir.
Peygamberimiz (sav) Ezanı duyduğunuz zaman müezzinin söylediklerini tekrar edin buyurmuştur. (Buhari,ezan,7) Aynı zamanda ezandan sonra şu duanın yapılmasını tavsiye etmiş ve okuyana şefaatinin ulaşacağını haber vermiştir.
اللَّهُمَّ رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ وَالصَّلَاةِ الْقَائِمَةِ آتِ مُحَمَّداً الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ وَالدَّرَجَةَ الرَّافِعَةَ وَابْعَثْهُ مَقَاماً مَحْمُوداً الَّذِي وَعَدْتَهُ إَنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ
“Allah’ım! Ey bu tam davetin ve kılınacak namazın Rabb’i, Muhammed’e (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) vesileyi, fazileti ve yüksek dereceyi ver, O’nu kendisine vaadettiğin Makam-ı Mahmud’a ulaştır.” (Buhari, Ezan,8)
SALAT-I MÜNCİYE
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّۜ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يماً
Şüphesiz Allah ve Melekleri Peygamber’e salât ediyorlar.[441] Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin. (Ahzap,86)
Peygambere Allah’ın salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini dilemeleri; mü’minlerin salât etmesi ise, dua etmeleri anlamını ifade eder.
“Kim bana bir salâvat getirirse Allah Teala bu yüzden o kimseye on misli mağfiret eder.” (Müslim, Salât, 70)
Bu konuda birçok hadisi şerif rivayet edilmiştir. Bu nedenle efendimizin ihtiyacı olmasa da bizim bağışlanmaya sevaba ve duaya ihtiyacımız vardır. Zaten birçok kısa ve uzun şekilleri ile salavat okumaktayız. Salat-ı Münciye de bunlardan biridir. Özellikle Anadolu’da sabah namazlarından sonra okunur.
ANLAMI:
“Allah’ım! Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafâ’ya salât eyle. Öyle bir salât ki; o salât vesîlesiyle bizi bütün korku ve âfetlerden kurtar, bütün ihtiyaçlarımızı gider, bizi bütün günahlardan temizle, bizi derecelerin en yücesine yükselt ve onun vesîlesiyle bizi, hayâtta ve ölümden sonra bütün hayırların en son noktasına ulaştır.”
SEYYİDÜ-L İSTİĞFAR:
Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz şöyle buyurur:
“Her kim, bu Seyyidü’l istiğfârı sevâbına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse Cennetlik olur. Yine her kim, sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse Cennetlik olur.” (Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101)
Seyyidül İstiğfar Duası Anlamı
«Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Sen’den başka ibâdete lâyık ilâh yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Sen’in kulunum. Ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana lutfettiğin nîmetleri yüce huzûrunda minnetle anar, günâhımı îtirâf ederim. Beni affet, şüphe yok ki günahları Sen’den başka affedecek yoktur.»”
Yakup ÖZTÜRK
DİB Başkanlık Müftüsü
02/04/2021