DİN TERAKKİYE (GELİŞMEYE) ENGEL Mİ?
Bismilleh, vel-hamdülilleh, ves-saletü ves-selemü ale rasülilleh.
Değerli Dostlar!
Bugün sizlerle ilmin önemi üzerinde bildiklerimi ve bulduklarımı paylaşacağım diyecektim ama ilmin önemi ve fazileti ile ilgili Kur’an’da, sünnette, tarihimizde, kültür ve medeniyetimizde o kadar çok müktesebatımız var ki bir yazıya sığdırmanın mümkün olmadığını gördüm. Bu nedenle özel bir bölümünü ele almaya karar verdim ve onu dahi özetlemeye çalışacağım. Ziya Paşanın;
“İslâm imiş devlete pâ-bend-ı terakki; evvel yog idi işbu rivâyet yeni çıktı” diye dile getirdiği gibi,
Okumaya, ilme, çalışmaya, gelişmeye çok büyük önem verdiği halde İslam aleminin bu günkü hali pürmelaline bakıp dini, devlete ayak bağı görenler, okumaya, öğrenmeye, gelişmeye engel görenler, onu geri kalmanın müsebbibi gibi görmek ve göstermek isteyenler var olagelmiştir. Maalesef halen bugün de aynı düşüncede olanlar çıkabiliyor. Bu düşüncenin üç sebebi olabilir. Adavet, cehalet ya da gaflettir.
Dine, diyanete, aslında İslam’a kökten düşman olan ama bunu açıkça söyleyemeyen kimselere yapacak bir şey yoktur. Allah hidayet versin der onların da gerçeği görmesini dileriz. ‘Kişi bilmediğinin düşmanıdır.’ sözünden ve gerçekliğinden hareketle bu düşüncede olanlara bu günkü müslümana bakıp İslam hakkında hüküm vermenin hakkaniyetle bağdaşmayacağını hatırlatır, İslam’ın ilk devirlerine gitmelerini, İslam’ın eskimez ve eksiksiz kitabı Kur’an’ı incelemelerini, sevgili peygamberimizin söz, fiil ve uygulamalarını ve çok kısa bir zamanda dünyanın en büyük inkılabatını nasıl gerçekleştirdiğini görmelerini tavsiye ederiz.
Maksadı üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek olanlara dediğim gibi yapacak bir şey yok ama maksadı üzüm yemek olanlar inceler ve araştırırsa gerçeği görecektir. Ve de inanırız ki Allah hidayet nasip ederse bu konunun en büyük müdafileri onlar olacaktır.
Bir de müslüman olduğu halde dinin ilme ne kadar önem verdiğini bilmeyen ve hiç kafa yormayan dolayısıyla dinimiz hakkında olumsuz düşünen, bu konunun cahili olan müslümanlar var.
Biraz daha ileri gidip Hamper’ların, Lavrens’lerin ve bugünkü versiyonlarının menfi propagandalarına aldanıp dine dil uzatan, ilimle meşgul olan, yetişmiş ilim erbabına, alimlere gerekli ihtimamı göstermeyen, hatta suizan besleyip haklarında ileri geri konuşanlarımız bile maalesef mevcuttur.
Bunlar birer inanç sorunu olarak karşımızda duruyor ve bu konuyu ele almayı önemli hale getiriyor.
İşte bu yazımızda bu konulara (ale kaderi-l imkan ve-l istidat) açıklık getirmeye çalışacağım.
Bu düşüncede olanlara veya bunların etkisinde kalanlara, yani İslam’ı ilme fenne terakkiye gelişmeye engel gerici bir din olarak görenlere bir inceleme ve araştırmaya vesile olur diye ipucu olacak birkaç soru sormak isterim. Tabi gerçeği arıyorlarsa.
İlk emri oku olan,
Kutsal kitabının adı Kur’an (Okuma Kitabı) olan,
Önderi, rehberi, lideri “İlim meclisini ibadet meclisine tercih eden”, “Rütbelerin en üstünü ilim rütbesidir.”, “Alimin abide üstünlüğü parlaklıkta dolunayın yıldızlara üstünlüğü gibidir.”, “İlim kadın erkek her Müslümana farzdır.” diyen başka bir din biliyor musunuz? Veya bir ideoloji, bir sistem biliyor musunuz? Hele bunu bir de on beş asır öncesi, cehaletin zirve yaptığı dönemler için düşünün ve ona göre cevaplandırın… Yorulmayın bulamazsınız…
Evet belki her din, inanış, felsefe ve ideolojide okumanın yeri ve önemi vardır, zira aklın yolu birdir. Ama hiçbiri İslam dini, onun kitabı ve peygamberi kadar bunu ilk sıraya koymamıştır ve onun kadar önem vermemiştir.
Zira İslam’da ilk emir, ilk vahiy, ilk hitap ‘Oku’ olmuştur.
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ
“Oku! Allah adıyla oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku!
İslam’ın Peygamberi ve insanlığın rehberi, alemlere rahmet Hz. Muhammed (as) da ‘Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.’ (İbn-i Mace sünen,1) buyurmuştur.
Bu muallimlik görevini de bihakkın en iyi şekilde gerçekleştirmiştir. İslam’ın ilk yıllarında, en zor şartlarda Daru-l Erkam’ı (Erkam’ın evini) mektep, okul haline getirerek gizli gizli okuma, okutma, eğitim ve öğretim faaliyetini gerçekleştirmiştir.
Keza Medine’ye hicret edip bağımsızlığına kavuşunca da ilk yaptığı icraat cami ve onun yanında yatılı bir okul inşa etmek olmuştur. Suffe diye meşhur olan bu okulda okuyan (ehli suffe) talebelerden ilimde, irfanda mümtaz nice ilim adamları, dini, idari, askeri alanlarda mahir nice devlet adamları yetiştirmiştir.
Bedir savaşında alınan esirlerden ehil olanları on kişiye okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakmıştır.
‘Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.’ ( Şir’a)
‘İlim Çin’de de olsa gidin alın.’ (Feyzü-l Kadir 1,542 )
‘İlim ve hikmet Mü’min’in yitik malıdır nerde bulursa alır.’ (Tirmizi, ilim 19)
‘Ya öğreten ol ya öğrenen ol, ya onları dinleyen ol ya da onları seven ol. Beşincisi olma (bunların dışında kalma) helak olursun.’ (Mecma-uz Zevaid,C. 1,122)
‘Ya Eba zer! Bir ilim meclisine varıp Kur’an’dan bir ayet öğrenmen yüz rekat nafile namaz kılmandan senin için daha hayırlıdır.’ Bir ilim öğrenmen ise nafile bin rekat namaz kılmandan daha hayırlıdır.’ (İbn. Mace Mukaddime, 16)
‘İlim öğrenmek kadın erkek her Müslümana farzdır.’ (Müslim, iman,73)
gibi Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) in daha birçok emir, teşvik ve tavsiyeleri vardır. Bu nedenle ilim öğrenmek kadın erkek her müslümana farz olmuştur. Böyle bir dinin ilme, fenne, tekniğe, teknolojiye ve gelişmeye engel olduğunu kim, nasıl söyleyebilir? Daha ne yapsın İslam?
ALİMLERİN ÜSTÜNLÜĞÜNE GELİNCE
هَلْ يَسْتَوِي الَّذ۪ينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَۜ
Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Elbette bilenler, alimler, bilginler daha üstündür.) (Zümer,39/9)
اِنَّمَا يَخْشَى اللّٰهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمٰٓؤُ۬ا
Allah’tan ancak gerçek manada alim olan kulları korkar. (O’nu gerçek manada bilir, tanır ve O’nun azameti karşında titrer, kendine gelir ve ona göre haşyet içinde kulluk eder.) (Fatır 35/28)
Allah böyle alimlere cennette de büyük dereceler verecektir. Peygamberler mal mülk miras bırakmaz, onların mirası ilimdir ve de;
Alimler peygamberlerin varisleridirler. (Buhari ilim 10, Ebu Davut ilim ,1)
SEVGİLİ DOSTLAR!
Okumaya, ilme, alime bu kadar değer veren bir dine ilme manidir, terakkiye manidir demek büyük bir bühtan değil midir? Bir Müslüman asla böyle düşünemez ama belki bu konudaki bilgisizliğinden dolayı inatçı din düşmanlarının kara propagandalarına kendini kaptırabilir. Derhal tövbe etmeli, dinimiz hakkındaki yanlış düşüncesini düzeltmelidir.
Madem öyle de ‘neden İslam ülkeleri ilerleyemedi, geri kaldı’ gibi şeytani bir soru gelirse akla bunu İslam’a değil kendimize sormamız lazım. Yani kendisini Müslüman kabul eden ama İslam’ın bu alandaki emirlerini yerine getirmeyen, okumayan, çalışmayan, çağı takip edemeyen, İslam’ın emrini ihmal eden, Kur’an’dan ilhamı alıp da asrın idrakine söyletemeyen, gelişemeyen, geliştirerek devam ettiremeyen Müslümana sormamız lazım.
“Müslümanlık” denilen rûh-i İlâhî, arasak,
“Müslümânız” diyen insan yığınından ne uzak!
Kaç hakiki Müslüman gördümse makberdedir,
Bilmem ama Müslümanlık galiba göklerdedir. (M. Akif Ersoy)
Diyor Safahatta Milli Şairimiz M. Akif. Maalesef kusur İslam’da değil biz Müslümanlardadır. Bu imajı düzeltmek de yine biz Müslümanların omuzlarındaki bir vebaldir. Yoksa bizim dinimizde, kültür ve medeniyetimizde, yukarda belirtildiği gibi;
Alimler peygamberlerin varisleridirler. (Buhari ilim 10, Ebu Davut ilim ,1)
Kim ilim tahsili için bir yola girerse Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır. (Müslim, zikir,39)
İnsanoğlu öldüğü zaman amel defteri kapanır, sevabı kesilir. Şu üç kişi müstesnadır, sevapları devam eder. 1-Sadakayı cariye, 2– Kendisinden istifade edilen bir ilim, 3- Dua eden hayırlı bir evlat. (Müslim vasiyet,14)
İlim yoluna çıkan evine dönünceye kadar Allah yolundadır. (Tirmizi, İlim,2)
Alimin abide üstünlüğü parlaklıkta dolunayın yıldızlara üstünlüğü gibidir. (Ebu Davut, ilim 1) böyle birçok hadisi şerif zikredebiliriz.
İlim böyle teşvik edilirken dinimiz cahilliği şiddetle yermiş;
فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْجَاهِل۪ينَ ‘Sakın cahillerden olmayınız’, (Araf,119)
خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَاَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِل۪ينَ ‘Af yolunu tut, marufu emret ve cahillerden yüz çevir’. (Enam,35) diye emretmiştir tüm inananlara.
Alime ilminden dolayı hürmet Allah’a ve Rasülü’ne hürmettir. Alimin ölümü alemin ölümüdür.
Bu ve benzer emir tavsiye ve teşviklerle Müslümanlar bağırlarından nice alimler, bilginler kaşifler, düşünür ve filozoflar çıkarmışlardır. Bunlar ilim ve medeniyet yolunda çığırlar açmışlar, icatlar, keşifler yapmışlar insanlığa hediye etmişlerdir.
Bu kadar emir bu kadar teşvik varken bugün İslam alemi kadrini kıymetini bilmiyor da çalışmıyor, gelişmiyorsa bunda İslam’ın suçu ne?
Bilenlerle bilmeyenler hiç eşit olur mu?
Bunu bilen Müslüman hiç geri kalır mı?
Cahil kalan menzil-i maksuduna varır mı?
Varamıyorsa, İslam’ın bunda suçu ne?
Bu gerçeği iyi anladı, iyi kavradı imanlı eslafımız,
Şanla şerefle, iftiharlarla doludur, nice edvarımız,
İlimle, irfanla tarihe yön verdi, şanlı ecdadımız,
Bugün böyle değilsek, İslam’ın bunda suçu ne?
Tarihe damgasına vuran İslam aleminin yetiştirdiği Türk ve İslam büyüklerinden birkaçını zikredecek olursak:
Cebirde Ömer Hayyam, Matematikte Harizmi,
Kimyada Cabir bin Hayyan, Bizden çıktı Battani,
Optikte İbn-i Heysem, Bizden çıktı Et-Tusi,
Zoolojide El-Cahız, Coğrafyada İdrisi,
Astronot Ali Kuşcu, Bizden çıktı El-Kindi,
Meşhur seyyah İbn-i Batuta,, Kimyada Razi,
Tıpta ibn-i Sina, Robotikte El-Cezeri,
Felsefede İbni Rüşt, Bizden çıktı Farabi,
Daha sayalım mı? Zemahşeri, İmam Gazali,
Tefsirde Ebus-suud, Tüm ilmlerde Biruni,
Bizden çıktı Suyuti ve de Fahrettin-i Razi,
Zira mahal yok, anlamak isteyene bunlar kafi.
Şiirleştirerek vermeye çalıştığım bu ünlü ilim, irfan sahibi bilginlerimizin mirasına İslam dünyası belli bir dönem sahip çıkamadı ama batı dünyası bizlerden alarak veya çalarak kendi inkişaflarını sağladılar. Reformlarını ve rönasanslarını gerçekleştirdiler.
Şimdi birileri çıkıp İslam’a ‘terakkiye, ilerlemeye manidir’ derse bunun iyi niyet neresinde? diye sormak lazımdır. Bu konuda acizane şiir olarak verdiğim cevabı buraya alarak yazıma son vermek istiyorum.
Ecnebi milletler bizden ilmi çaldı yol aldı,
Alem-i İslam acaba neden böyle geri kaldı,
Tembelleşti, oyuna oynaşa, rehavete daldı,
Sürdüremediyse ümmet, İslam’ın bunda suçu ne?
Uyanmalı İslam alemi, yoksa sonu hüsrandır,
Suçu İslam’a atmak çok büyük bir bühtandır,
Okumayı emreden bizzat Hazreti Kur’an’dır,
Uyuyorsa Müslüman, İslam’ın bunda suçu ne?
Bu böyle gitmez, ümmet bu cendereden çıkacak,
Elhak, yitik mal sahibini muhakkak arayıp bulacak,
Gelişmenin bayraktarı yine bu aziz Millet olacak,
Geç kaldıysa ümmet, İslam’ın bunda suçu ne?
Aziz milletimiz ihtişamına yeniden kavuşuyor,
Doğusu batısı kadını erkeği okullara koşuyor,
Öyle bir nesil geliyor ki ilim aşkıyla coşuyor,
Geç kaldıysa ümmet, İslam’ın bunda suçu ne?
Ümitsiz olmayalım artık herkes üniversitede okuyor,
Bu millet geriye değil gayri ileriye, hep ileriye bakıyor,
Her aileden bir alim, tabip, mucit, bir mühendis çıkıyor,
Geç kaldıysa ümmet İslam’ın bunda suçu ne?
Bir başka konuda buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz sevgili dostlar.
Yakup ÖZTÜRK
DİB Başkanlık Müftüsü
09/04/2021